Türk Neonatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Esin Koç, Antalya’da gerçekleşen 32. Ulusal Neonatoloji Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Covid-19 pandemisi sonrasında ortaya çıkan aşı reddinin çocuk sağlığı için büyük bir tehdit oluşturduğunu ifade etti. “Eğer aşı oranları toplumda belirli bir seviyenin altına düşerse, salgınlar kaçınılmaz olur. O durumda yeniden sıfırdan başlamak zorunda kalırız ve bu, en büyük felaketlerden biri olacaktır” diyen Koç, aşı reddine dikkat çekti.
16-20 Nisan tarihleri arasında Türk Neonatoloji Derneği tarafından Antalya’da düzenlenen kongrede, yenidoğan alanında çalışan hekimler, hemşireler, akademisyenler ve sektör temsilcileri buluştu. 262 bilim insanının katıldığı etkinliğe, binin üzerinde katılımcı yer aldı. Kongrede, ABD, Hollanda, İtalya, İsveç ve Kanada’dan uluslararası konuşmacılar da yer aldı.
Basın toplantısında, Türk Neonatoloji Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Esin Koç ile birlikte Genel Sekreter Prof. Dr. Ahmet Yağmur Baş ve Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özge Altun, Türkiye’deki yenidoğan hekimliği üzerine güncel konuları ele aldı. Prematüre doğumlar, ten tene temas uygulaması ve aşı reddi gibi başlıklar toplantıda ön plana çıktı.
Prof. Dr. Koç, yeni doğan döneminin insan hayatının en kırılgan evresi olduğunu belirterek, “Yenidoğan ölümleri bir ülkenin gelişmişlik seviyesini yansıtır. Prematüre doğan bebekler, yoğun bakımda uzun süre kalabiliyor ve taburcu olduktan sonra dahi desteklenmeleri gerekir” dedi. Ayrıca, yenidoğan uzmanlığının uzun bir eğitim süreci gerektirdiğini ve Türkiye’deki uzman sayısının yetersiz olduğunu vurguladı.
Yenidoğan alanında yaşanan aciliyete işaret eden Koç, bir uzman arkadaşının kongre esnasında doğum yapan bir bebeğe müdahale etmek için kongreyi terk ettiğini anlattı ve bu durumun bebeklerin aciliyetini gösterdiğini söyledi. Ayrıca, kongrede verilen eğitimlerin teorik olmadığı, pratik uygulamalarla desteklendiği belirtildi.
Prematüre doğumların sosyal ve çevresel nedenlere dayandığına dikkat çeken Koç, antenatal bakımın önemini vurguladı. Ailelerin, olası bir erken doğum durumunda bebeklerini takip edebilecekleri hastaneleri önceden değerlendirmeleri gerektiğini kaydetti.
Koç, “Gelişmiş ülkelerde prematüre doğum oranı yüzde 7, az gelişmiş ülkelerde ise bu oran yüzde 15 kadar çıkıyor. Ailelerin, bebek sahibi olma sürecini bilinçli bir şekilde yönetmeleri büyük önem taşıyor” dedi.
Tentene temas uygulaması konusuna da değinen Koç, uygulamanın anneden ayrılmanın bebek üzerinde yarattığı olumsuz etkileri azalttığını vurguladı ve uygulamanın sağladığı fiziksel ve psikolojik faydalara dikkat çekti.
Aşı reddinin giderek artan bir sorun haline geldiğini dile getiren Koç, “Bu durum sadece Türkiye’ye özgü değil; dünya genelinde aşıya güven sarsıldı. Aşılar, bebek ölümlerinin azalmasını sağlıyor. Yanlış bilgi ve korkular, ailelerin aşıdan uzaklaşmasına neden oluyor ve bu da toplum sağlığını tehdit ediyor” şeklinde konuştu.
Son olarak, dernek tarafından geliştirilen mobil uygulamanın prematüre bebeklerin tedavisinde sağladığı katkıları açıklayan Koç, uygulamanın dünya çapında örnek gösterildiğini belirtti. Koç, prematüre bebeklerin sadece yaşatılmasının yeterli olmadığını, yaşam kalitelerinin de korunması gerektiğini vurgulayarak, “Doğru müdahalelerle bu çocukların hayat kalitesi artırılabilir” diye sonlandırdı.